Site Rengi

DOLAR 32,3374
EURO 34,8108
ALTIN 2.390,60
BIST 10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Açık
İstanbul
19°C
Açık
Pts 21°C
Sal 24°C
Çar 20°C
Per 18°C

Ameliyatı ilaç zorunluluğunu ortadan kaldırıyor

MEDİCANA SİVAS HASTANESİ GÖZ HASTALIKLARI UZMANI OP. DR. AYŞE KAPLAN,

10.03.2021
177
A+
A-

Dr. Ayşe Kaplan, göz tansiyonu rahatsızlığının tedavisinde cerrahi yöntemlerin de son yıllarda oldukça başarılı olduğunu söyleyerek, ameliyatın sürekli ilaç kullanma zorunluluğunu ortadan kaldırdığını belirtti.

Medicana Sivas Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ayşe Kaplan, tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybına neden olan hastalıklardan biri olan göz tansiyonu (glokom) rahatsızlığı hakkında açıklamalarda bulundu. Kaplan, belirti vermeden ortaya çıkabilecek görme kaybına da dikkat çekti. Op. Dr. Ayşe Kaplan, göz sinirini tutan yaygın ve ilerleyici bir hastalık olan glokomun, göz içindeki sıvı basıncının göz sinirine zarar verebilecek düzeyde artmasıyla ortaya çıktığını belirterek tedavi olunmadığı takdirde görme kaybına yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu.

Bu rahatsızlıkları olanlar risk altında

Dr. Ayşe Kaplan, hipertansiyon, diyabeti miyop gibi rahatsızlığı olanların risk altında olduğunu belirterek, “Halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen, tespit edilen hastalardan 10 tanesinden birinde körlüğe neden olabilen glokom hastalığı geri dönüşü olmayan görme kayıplarına neden olabilir. Hastalığın belirti vermemesi sebebiyle gelişmiş ülkelerde bile hastaların büyük çoğunluğu içinde bulundukları durumdan haberleri olmadan yaşıyor. Hipotansiyon, hipertansiyon, diyabet, miyop gibi rahatsızlıkları olanların veya uzun süre kortizon kullanan kişiler normal kişilere oranla daha fazla risk altında. Glokom göz içi sıvısını dışarı boşaltan kanallarda yapısal olarak veya sonradan gelişen sebeplerle tıkanıklık veya direnç oluşması nedeniyle ortaya çıktı. Tıkanıklıktan dolayı göz içi sıvısı yeterli seviyede boşalamadı. Bu durum göz içinde basınç yükselmesine neden oldu ve görmeyi sağlayan göz siniri hücrelerine zarar verdi. Göz siniri hücrelerinin yükselen göz içi basıncı nedeniyle hasar görmesinden dolayı görme kaybı oluştu. Hücrelerin tümünün ölmesi durumunda kalıcı görme kaybı oluşabilir’’ şeklinde konuştu.

40 yaşına kadar 3 yıl 1 test yaptırılmalı

Op. Dr. Kaplan, herkesin 40 yaşına kadar 3 yılda 1 test yaptırması gerektiğini söyleyerek, “Glokom sinsi ve belirti vermeden ilerleyen bir hastalıktır. Biraz daha şanslı hastalarda baş ağrısı, çevrede bazı yerleri görememe, göz önünde renkli ışıklı haleler görme gibi belirtilerle kendini hissettirir. çoğu hastada ise belirgin görme kaybı yaratıncaya kadar hastalık anlaşılamaz. Glokom yaş cinsiyet gibi öncelik gözetmez. 40 yaşın üzerinde olanlar glokomun daha sık görüldüğü grupta yer alır. Glokom rahatsızlığının genetik olabilir. Ailesinde göz tansiyonu bulunan kişiler bu hastalığın görülmesi açısından normale göre daha fazla risk taşır. Herkesin 40 yaşına kadar üç yılda bir, 40 yaş sonrasında ise 2 yılda bir kontrol yaptırması gereklidir. Genetik risk taşıyan, şeker hastalığı, hipertansiyonu, hipotansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı bulunanların ise yılda bir kez düzenli olarak kontrolden geçmesini tavsiye ediyoruz’’ ifadelerini kullandı.

Cerrahi yöntemler ilaç kullanımını ortadan kaldırıyor

Dr. Ayşe Kaplan, hastalığın tedavi edilmesi için cerrahi yöntemlerin son yıllarda başarılı olduğunu ve sürekli ilaç kullanımını ortadan kaldırdığını ifade ederek, “Glokom tedavisi için ilaç tedavisi, lazer tedavisi ve cerrahi tedavi gibi farklı tedavi yöntemleri uygulanabilir. Özellikle geç dönemde tanı konulan ya da sürekli ilaç kullanımının uygun olmadığı olgularda doğrudan laser girişimleri ya da cerrahi yöntemlerin kullanılabilir. İlaç tedavisinde hastanın ilacı düzenli kullanması tedavi başarısı üzerinde etkili, cerrahi yöntemlerin de son yıllarda oldukça başarılı ve sürekli ilaç kullanma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor’’ dedi.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.