Site Rengi

DOLAR 32,3372
EURO 35,0918
ALTIN 2.308,16
BIST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

Bağırsak sağlığı, depresyonu tetikliyor

VÜCUDUN İKİNCİ BEYNİ BAĞIRSAKLARIN, RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDE ÖNEMLİ ETKİSİNİN OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKEN DR. ÖZGE ÜNLÜ, “DEPRESYONDAN, KAYGI BOZUKLUĞU VE EĞİTİMDEKİ BAŞARISIZLIKLARA KADAR FARKLI ALANLARDA BEYİN KADAR BAĞIRSAKLARIN DA BELİRLEYİCİ ROLÜ VAR” DEDİ.

06.05.2021
105
A+
A-

Vücudun ikinci beyni bağırsakların, ruh sağlığı üzerinde önemli etkisinin olduğuna dikkat çeken Dr. Özge Ünlü, “Depresyondan, kaygı bozukluğu ve eğitimdeki başarısızlıklara kadar farklı alanlarda beyin kadar bağırsakların da belirleyici rolü var” dedi.

Vücudumuzu paylaştığımız ve sağlığımıza birçok açıdan faydası bulunan mikroorganizma toplulukları hakkında Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Özge Ünlü bilgilendirmelerde bulundu. Bu organizma topluluklarının mikrobiyota veya normal flora olarak isimlendirildiğini belirten Özge Ünlü, “Bağırsaklarımız mikrobiyota içeriği açısından en kozmopolit ve en yoğun alanı teşkil eder. Mikrobiyotamızın besinlerin emilmesi, çeşitli vitaminlerin sentezinin sağlanması ve bulundukları alana hastalık yapıcı mikroorganizmaların yerleşmesinin önlemesi gibi yararları uzun zamandır biliniyordu. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar gösteriyor ki, bağırsaklarımızın psikolojimiz üzerine de önemli etkileri bulunuyor” dedi.

Bağırsaktaki mikrobiyal kökenli ürünlerin, halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin üretimini düzenlediğine ve bunun da vücut metabolizmasını etkilediğine dair kanıtlar bulunduğunu ifade eden Ünlü, sözlerine şu şekilde devam etti: “Bununla bağırsaklarımızla birlikte milyonlarca sinir hücresi ile bağlantılı oluşu ve merkezi sinir sisteminden bağımsız olarak da, bağırsak hareketliliği ve hormon salgılama gibi işlevleri görebiliyor olması, bağırsaklarımızın neden ikinci beyin olarak adlandırıldığını ortaya koyuyor.”

Bağırsaklar depresyonda belirleyici mi

Ünlü, heyecanlandığımızda, kaygı duyduğumuzda, stres, korku gibi duygulara maruz kaldığımızda bağırsaklarımızın hızlıca etkilendiğine, kramp veya ishal gibi belirtiler ile tepki gösterdiğine şahit olunabileceğini belirterek, “Önceden bu duygu durum değişikliklerinin bağırsaklar üzerinde etkili olduğu düşünülürdü, bugün ise sindirim sistemimizdeki sorunların psikolojimizi yönlendirdiğine dair pek çok çalışma bulunmakta. Benzer ruhsal sorunlarla baş eden insanların, sağlıklı kişilere kıyasla bağırsak mikrobiyota içeriğinin farklı olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Mikrobiyotanın, psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra, kilo alıp-verme, insülin direnci, diyabet, alerji, obezite, deri rahatsızlıkları gibi birçok hastalık üzerindeki etkileri, günümüzde bağırsakların pasif bir organ olarak değil, aktif bir ‘ikinci beyin’ olarak değerlendirilmesine neden olmuştur” şeklinde konuştu.

Bu durumda ‘bağırsak sağlığımızı korumak ve bağırsağımızda bulunan faydalı bakterilerin sayısını arttırmak için ne yapabiliriz’ sorusunun gündeme geldiğini ifade eden Ünlü, vücudumuzun doğumdan önce steril kabul edildiğini ve ilk olarak doğum anında yoğun olarak mikroorganizmalarla karşılaştığımızı söyledi. Daha sonra hava, besin maddeleri ve temas ile karşılaşılan mikroorganizmaların bir bölümünün vücudun çeşitli yerlerine yerleştiğini ve çevresel koşullara bağlı olarak, zaman içerisinde kalıcı mikrobiyotamızın oluştuğunu aktaran Ünlü, sözlerini şu şekilde noktaladı: “Anne sütü ile beslenen bebeklerin, mama ile beslenen bebeklerden farklı bir bağırsak mikrobiyotasına sahip olduğunu gösteren çalışmalar, bağırsak mikrobiyotamızın beslenmeden ne derece etkilendiğini ortaya koymaktadır. Aslında Türk insanı olarak probiyotik dediğimiz faydalı bakteriler içeren evde mayalanan yoğurtlar gibi besin maddelerine yabancı değiliz. Günlük beslenmemizde bu maddelere daha çok yer vererek, gerektiğinde takviyeler kullanarak bağırsak sağlığımızın korunmasına yardımcı olabiliriz.”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.