Site Rengi

DOLAR 32,3372
EURO 35,0918
ALTIN 2.308,16
BIST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

Boyun fıtığında erken teşhis ve doğru tedaviye dikkat

DENİZLİ ÖZEL CERRAHİ HASTANESİ BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ UZMANI PROF. DR. İLKER SOLMAZ, HAYATIN MODERNLEŞMESİYLE BİRLİKTE DAHA ÇOK GÖRÜLMEYE BAŞLAYAN HASTALIKLARDAN BİRİ OLAN BOYUN FITIĞINDA ERKEN TEŞHİS VE DOĞRU TEDAVİNİN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİ.

03.05.2021
100
A+
A-

Denizli Özel Cerrahi Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlker Solmaz, hayatın modernleşmesiyle birlikte daha çok görülmeye başlayan hastalıklardan biri olan boyun fıtığında erken teşhis ve doğru tedavinin önemine dikkat çekti.

Boyun fıtığının ağır işle uğraşanlarda, otobüs – kamyon şoförleri, bankacı ve uzun süre bilgisayar ile çalışanlarda daha çok görülen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. İlker Solmaz, boyun fıtığının erken teşhis ve zamanında tedavi ile kolay atlatılabilecek bir hastalık olduğunu söyledi. Hastaların korkuları ve yanlış bilgiler yüzünden doktora hep son evrede geldiklerinin altını çizen Prof. Dr. İlker Solmaz, “Omurlarımız arasında sürtünmeyi azaltan ve yastık görevi yapan disk yapılarının bozulması ile fıtık ortaya çıkıyor. Zorlanmaya ya da ani harekete bağlı kapsül yırtıldığında boyun sinirlerine ya da omuriliğe temas etmesiyle oluşan tabloya boyun fıtığı diyoruz. Boyun bölgesindeki şiddetli ağrı, boyun fıtığının en belirgin habercisidir. Ağrı sadece boyunda kalmaz. Omuz ağrısı, sırt ağrısı, kollara inen ağrı, kollarda ve ellerde uyuşma ve güç kaybı hastalarda en çok görülen belirtilerdir. İlerleyen aşamalarda boyun hareketlerinde kısıtlılık, kollarda ve ellerde kuvvetsizlik eşlik edebiliyor. Bu rahatsızlıklar yürümeye engel ve denge kaybına sebep olmaya kadar ilerleyebiliyor” dedi.

“Boğun fıtığından korkmayın”

Boyun fıtığıyla ilgili yanlış bilinenler hakkında uyarılarda bulunan Prof. Dr. Solmaz, “Biz her gelen hastayı hemen cerrahiye yönlendirmeyiz. Tedaviyi, hasta ve semptomlarına göre planlarız. İstirahat, ilaç tedavisi, sıcak uygulama, duruma göre boyunluk gibi önlemlerle kısa aralıklarla takip edip 4-6 hafta tedavi ediyoruz. İlerleyen süreçlerde kuvvetsizlik oluştuysa, boyun hareketlerinde kısıtlılık günlük aktivitelerini bozacak düzeyde ise ve MR’da fıtığın varlığını görüyorsak medikal tedavinin dışında yöntemlere başvuruyoruz. Epidural enjeksiyon tedavileri de sonuç vermezse cerrahi tedaviye yöneliyoruz. Tabi ki acil gelişen kuvvetsizlik gibi tablolar dışında tedavi evresi budur. Hastalarımızın bel ve boyun fıtığından korkmalarına gerek yok. Belki de istirahat ve ilaç tedavisi ile iyileşebilecek boyun rahatsızlığı, erken teşhis konulamadığı için doğrudan operasyon seviyesinde önümüze geliyor. Her hastalıkta olduğu gibi boyun ve bel fıtığı tedavisinde de en önemli konu erken ve doğru teşhistir” şeklinde konuştu.

Boyun fıtığından korunmak mümkün

Boyun fıtığından korunmanın mümkün olduğunu kaydeden Solmaz, şu önerilerde bulundu:

“Fazla kilolarımız varsa öncelikle onlardan kurtulmamız gerekiyor. En çok tavsiye ettiğimiz yöntem yüzme ve her an her yerde yapabileceğimiz yürüyüş. Evde işte yapabileceğimiz basit boyun egzersizleri var. Ani hareketler, ağır yük kaldırmaktan da kaçınmamız gerekiyor. Son dönem teknolojinin getirdiği bilgisayar başında uzun süre çalışmak ve boyun öne eğik uzun süre telefonla oynamaktan da kaçınmalıyız”

Boyun fıtığının zamanında teşhis ile kolayca atlatılabilecek bir hastalık olduğunu kaydeden Prof. Dr. İlker Solmaz, birçok hastanın kulaktan dolma yanlış bilgilerle hareket ettiğinin altını çizdi. Solmaz, “Bir tanıdıkta da vardı” söylemlerine kulak asmadan mutlaka konusunda uzman bilimsel yöntemleri kullanan yetkin kişilere başvurulması gerektiğini vurguladı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.