Site Rengi

DOLAR 32,3926
EURO 34,6245
ALTIN 2.393,97
BIST 10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Az Bulutlu
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Çar 17°C
Per 19°C
Cum 18°C
Cts 19°C

Taşpınar “Gelecek 10 yıl son şansımız olabilir”

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ ÇEVRE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. FATİH TAŞPINAR, GELECEK 10 YILIN SON ŞANS OLABİLECEĞİNİ BELİRTEREK “HER 3 SANİYEDE BİR, DÜNYAMIZ BİR FUTBOL SAHASI BÜYÜKLÜĞÜ KADAR ORMANLIK ALANINI KAYBEDİYOR” DEDİ.

Taşpınar “Gelecek 10 yıl son şansımız olabilir”
04.06.2021
78
A+
A-

Düzce Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Taşpınar, gelecek 10 yılın son şans olabileceğini belirterek “Her 3 saniyede bir, dünyamız bir futbol sahası büyüklüğü kadar ormanlık alanını kaybediyor” dedi.

Düzce Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Taşpınar, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Fatih Taşpınar, bu yıl ki Dünya Çevre Günü temasının “Ekosistem Restorasyonu” olarak belirlendiğini ifade ederek “Gezegenimizin ekosistemlerine çok uzun zamandır zarar veriyoruz ve bunun sonuçlarını hep birlikte idrak ediyoruz. Her 3 saniyede bir, dünyamız bir futbol sahası büyüklüğü kadar ormanlık alanını kaybediyor. Geçtiğimiz yılda sulak alanlarımızın yarısını kaybettik. Mercan resiflerinin yüzde 50’sini şimdiden kaybettik. Sera etkisi nedeniyle atmosferimiz ısınıyor ve küresel ısınma 1,5°C ile sınırlı kalsa dahi 2050 itibariyle mercan refilerinin yüzde 90’unu kaybedeceğimiz öngörülüyor. Ekosistem kaybı, dünyanın yutaklarını bozuyor yani doğal temizlenme mekanizmasını dejenere ediyor. Üstelik insanlığın bunu hiç tolere edemeyeceği bir dönemdeyiz artık. Küresel sera gazı emisyonları üst üste 3 yıldır artıyor ve gezegenimiz artık bir iklim değişikliği felaketinin eşiğinde. Tüm bunları düşününce, Dünya Çevre Günü’nün 2021 yılı temasının neden Ekosistem Restorasyonu olarak belirlendiğini anlamak oldukça kolay” ifadelerini kullandı.

“10 yıllık ekosistem restorasyonu hayata geçiriliyor”

Bu yılki etkinlikler çerçevesinde Birleşmiş Milletler 10 Yıllık Ekosistem Restorasyonu programının da hayata geçirileceğini dile getiren Taşpınar, “Ekosistem restorasyonu, doğayı sömürmekten doğayı iyileştirmeye gitmek için hasarın önlenmesi, durdurulması ve tersine çevrilmesi anlamına gelmektedir. BM tarafından bu yıl Dünya Çevre Günü’nde ormanlardan tarım arazilerine, dağların tepesinden denizin derinliklerine kadar milyarlarca hektarı canlandırma misyonu olan ‘Ekosistem Restorasyonu On Yıl’ girişimi başlatılmaktadır. Ülkemizde de bu anlamda, örneğin Marmara Belediyeler Birliği (MBB), Çevre Mühendisleri Odası ve diğer oda ve birliklerin çeşitli girişimler ve çağrıları oldu. Hele şu son günlerde Marmara Denizi’nde görülen müsilaj yani deniz salyası sorunu bu ekosistem restorasyonu hareketinin gerekliliğinin en çarpıcı göstergesi olarak karşımıza çıkmakla birlikte yanı başımızda bir çevre sorunu haline geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız geçtiğimiz günlerde, Marmara Denizi’nde görülen çevresel sorun için bir eylem planı oluşturulduğunu bunun bir çalıştay akabinde açıklanacağını ifade etmişlerdir” şeklinde konuştu.

Biyoçeşitlilik sorununun, insanlığın daha büyük sorunlarla karşılaşması anlamına geldiğine işaret eden Taşpınar, “Dünyamızın kara ve su ekosistemlerindeki bitki, hayvan ve mikroorganizmalar olarak tanımlanan biyoçeşitlilik doğamızın gücü, bugünü ve yarınıdır. Biyoçeşitlilik tüm ekosistemin bütünü, özü ve yaşamımızın desteğidir. Aynı gezegende varlığından belki de haberdar dahi olmadığımız milyonlarca canlı türü ile hep beraber yaşıyor, barınıyor ve besleniyoruz ve insanlık ise endüstriyi geliştirerek ekonomiyi büyütmek ve daha iyi imkanlar için uğraşıyor. Bu düzen içinde en önemlisi bizler de sağlıklı ve mutlu olmak istiyoruz. Ancak, doğanın sağlıklı ve dengeli olması ile insanlığın aslında sağlıklı ve dengeli bir ortamda mutlu bir yaşam süreceği ciddi bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlık, çeşitli faaliyetleri neticesinde ekosistemleri bozup doğal düzeni bozmaktadır. Covid-19 salgınında aslında dünya çapında bir felaketin, salgının birlerini hangi arayışlara iteceğini hep birlikte idrak ederken, doğaya verilen geriye döndürülemez hasarların sonuçlarının insanlığın sonunu getirebileceğini artık çok kolay öngörebiliyoruz. Hasarlı doğamızda 1 milyon bitki ve hayvan türü nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya ve buna yönelik tehditleri ele alma gereğini çok acı öğrendik” diyerek açıklamalarına devam etti.

“Gelecek 10 yıl son şansımız olabilir”

Ekosistemlerin kendi kendilerini yenileme mekanizmalarının bir eşik seviyesi ile sınırlandığını belirten Doç. Dr. Fatih Taşpınar, “Bu seviye aşıldıktan sonra söz konusu ekosistem doğada normal olmayan yani alışık olmadığımız etkiler sergilemektedir. Örneğin, buzulların erimesi sonucunda kara ekosistemlerindeki fiziksel azalma ve buna istinaden canlı türlerindeki azalmanın hatta yok oluşun ciddi etkilerinin olacağına yönelik simülasyonlar yapılmış, özellikle tarımsal faaliyetlerdeki azalma ve sorunlar, bunun neticesinde görülecek gıda üretiminde azalma ve açlık tehlikesi en çarpıcı olanlarıdır. Bir yandan iklim değişikliği ve bir yandan ekosistemlerdeki derin hasarlar geri dönülemez bir seviyeye ulaşmadan ciddi önlemler alınmalı ve uygulanmalıdır. İnsanlık, ekosistemleri korumaz ve yenilenmesini sağlayamaz ise sağlıklı yaşayamaz. Kısacası gezegenimizdeki ekosistemlerimiz ne kadar sağlıklıysa insanlar da o kadar sağlıklıdır. Hepimiz bu ekosistemi yenileme seferberliğinde kendimizce pozitif bir rol alarak çaba gösterirsek başarılı olabiliriz. Görünen o ki, iklim krizi ve kitlesel tükenme karşısında önümüzdeki gelecek 10 yıl son şansımız olabilir. Böyle bir karamsar tablonun çok daha iyi bir hal alması insanlığın el birliği ile çalışmasına bağlıdır. Bu bağlamda herkes Ekosistemi Yenileme Seferberliğine katılmalı ve gerekli çabayı göstermelidir” sözleriyle konuşmasını noktaladı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.